Mustafa Gürtekin

“Hocam, ben hep iyi niyetliyim ama insanlar bunu kullanıyor.” Bu cümleyi daha önce siz de söylediniz mi? İyi niyet, insan ilişkilerinde güven, yardımseverlik ve empati gibi değerli özelliklerle bütünleşir. Ancak bu kavram, sınır çizilmediğinde bizi tükenmiş, değersizleşmiş ve kullanılmaya açık bir hale getirebilir. Peki, iyi niyet gerçekten bir zayıflık mıdır? Yoksa biz, “iyi niyet” maskesiyle kendi ihtiyaçlarımızı ve sınırlarımızı görmezden mi geliyoruz?

İş dünyası, her an ortaya çıkabilecek krizlerle doludur. Ekonomik belirsizlikler, doğal afetler, salgın hastalıklar, teknolojik sorunlar ve yoğun rekabet, şirketlerin sürdürülebilirliğini tehdit edebilir. Bu gibi olağanüstü durumlarda organizasyonların ayakta kalabilmesi, büyük ölçüde liderlerin kriz anındaki tutumuna bağlıdır. Peki, kriz dönemlerinde güçlü liderlik sergileyen yöneticilerin ortak özellikleri nelerdir?

Liderlik, uzun zamandır doğuştan gelen bir özellik mi yoksa öğrenilebilir bir beceri mi olduğu tartışılan bir konu olmuştur. Ancak modern yönetim anlayışı, liderliğin büyük ölçüde geliştirilebilen bir yetkinlik olduğu yönündedir. Özellikle şirketler için, etkili liderler yetiştirmek sürdürülebilir büyüme ve başarı için kritik öneme sahiptir. Bu makalede, liderliğin doğuştan gelmediği ve şirketinizin yöneticilerini güçlendirmek için uygulayabileceğiniz stratejileri ele alacağız.